Kaçış
kaçağım ben biraz da kaçık
“hep bir hüzün, hep bir ajıtasyon, hep bir sinir, hep bir sıkıntı. yok mu lan buna bir serinlik?”
demek isterdim ancak ben klasik toplumun insanları gibi, sürekli ağlamayı tercih etmiyorum. sürekli acı çektiğimi göstermek istemiyorum. ben çünkü sıradanlığa karşıyım. daha da kötüsü ben kaçmayı tercih ediyorum.
whatsapp’ta 20 kişi benden cevap beklerken; r10’da sağda solda insanlar benden gelecek habere göre davranmayı düşünürken; bazısı bana umut bağlamışken; kendime yediremediğim ama yaşadığım ve bunu kendime bile inandırmak istemediğim ne kadar şey varsa beni beklerken:
ben, sabahın köründe giyip evden kaçtığım pantolon gömlekli halimle gecenin bu saatinde eve gelip burada bir şeyler geveliyorum.
buradan sonra ne mi?
en çok bildiğim ve yapabildiğim şeyi; kaçmayı tercih edeceğim. karma mı dersin, tanrı mı, allah mı her ne ise. bana anlatmaya çalıştığı şeyi hep anlamış gibi davrandım hatta üstünde ne yazılar yazdım. ama şimdi gerçek manasını kavradım. bazen “niye” sorusu gerçekten cevapsız kalabiliyor. bu yüzden “öyle” diye bir şey var.
nasıl mıyım ben?
öyle