Sorgulayan Esir
Geçip giden zamana karşın
hep tutsaktım, hiç ‘ben’ olamadım
kimi zaman bir insana; bir hayale
veya hayatın kendisine
‘ben’ olmayı o kadar arzuladım ki
kimi zaman intiharın eşiğine gelip
bunu ‘ben’ olarak yaptım diyebilmek için
yaptıktan sonra kime diyecektim?
diyebilecektim?
artık düşüncemin esiriydim
özgürlük bana benim kadar uzaktı
onu elde etmek dursun
bilmiyordum bile
emirler altında yaşıyordum adeta
sadece failin bildiği emirler
kendi hariç her şey uğruna yapılanlar
sorgusuzca inanılan avuntular
ve ahmaklık
nedir bu acı ya rab?
keşke hiç farketmese miydim?
şimdi neyin esiriyim?
körelmiş duyguların mı?
kendini açıklayamayan aklın mı ?
bu satırları bana yazdıran kim?
içimdeki savaşın galibi kim?
ya da galibi belirleyen hakimi ?
‘ben’ olma duygusuna eriştim mi?
kimseden emir almıyorum
aldığım emirlerin tersini uyguluyorum
bu da aklımın bir oyunu mu yoksa?
bu emirleri aklım veriyorsa
nerede tartıyorum ben?
bunu kavradığıma göre
ben ‘ben’ miyim acaba ?
yoksa hep iç savaşında olan
bir esir mi ?
bu şiiri 2-3 yıl önce yazmışım. şöyle bakınca esaretlik durumum değişmemiş ama akıl esirliğini tercih etmişim baya zamandır. mantıklıymış