3 Yıl
3. yılım
şu an saat öğlen 12’yi çeyrek geçiyor. gece pek uyuyamadım, biraz düşüncelerdeydim.
tam 3 yıl önce bu gün, Türkiye’ye geldim, aslında bu yazıyı gece yazmayı planlıyordum, ama düşünmek daha ağır bastı benim için. şu anda küçük bir vakit buldum ve okuyorsunuz.
tarih 16 ocak 2018. okuldan geldim, kendimi yatağa fırlattım, sonra bir şeyler atıştırdım. babam geldi, arabaya 3-5 valiz taşıdık, kapıyı çıkarken ben çektim. sanki bakkala gidiyor gibiydim. aslında gittim, bir helallik aldım. mekke’ye doğru yola çıktık.
son(!) umremi de o zaman yaptım. uçağı cidde’ye bilerek kesmiştik, cidde- mekke arası 90km olduğundan; umreyi yapıp havalimanına gittik. uçağa bindim ve indim.
ne kadar kolaymış gibi duruyor değil mi? birkaç cümle ile özetlenebilecek kadar. ama öyle değil. 17 yol boyunca yaşadığın, günlerini sokaklarında geçirdiğin. her mahalledeki her kediyi tanıdığın, tek arkadaşlarının bulunduğu, her şeyin ilkini yaşadağın bambaşka bir yerden memlekete gitmek.
yalan söylememek gerekirse, evet giderken bu düşünceler hiç umurumda değildi. sadece türkiye’ye gelmek, ve türkiye’nin tadını tadmak istiyordum. bir an önce. 18 aralık 2016’da biri karşıma çıkıp deseydi “enes önümüzdeki 3 yıl içinde neler neler yapıcaksın”, ihtimal verebilirdim ama asla bu kadar olacağını tahmin edemezdim. hayat işte. 1 ay önce liseyi medine’de bitirmeyi düşünürken, 1 ay sonra antakya anadolu lisesi’nin ebu cehili olarak var oldum.
ebu cehil olmak bir bakıma yakıştı da bana hee. marjinal, hoş.
biraz hızlı, biraz aksiyonlu, biraz eğlenceli, biraz hüzünlü birkaç yıl geçirdim. ama her ne olduysa da güzeldi ya, harbiden güzeldi. kendimi tebrik etmek isterim ki hiç boş durmadım, her bir şeyler, hep çekirgelik. zıplamalı, oradan buraya.
velhasıl, geldik buralara. görünürde elde var sıfır. ama görünmeye kısımda çok şey elde ettim. geneli geçmişte teori olarak bulunan sonradan pratiğe geçirdiğim fikirlerimin gelişimleri. ama sonuç olarak değişimler, köklüydü.
biliyorum biraz saçmalamaya başladım. o yüzden yazıya akşam devam edeceğim.
akşam yazmaya vakit bulamadım. şimdi yazıyorum 19 ocak 17:06
gerçekten ama gerçekten ne yazsam boşta kalıyor.
kar’ı da yağarken gördük, daha da maddelerden neyi gerçekleştirsem boş demek isterdim ama demeyeceğim. çünkü ben biraz değiştim. tam şu anda. daha doğrusu taktik değiştirdim.,
eskiden bazı hedeflerim vardı ve onları gerçekleştirmek için çok uğraşırdım. neredeyse hiçbirini gerçekleştiremeyince, hepsini komple sildim. hayata amaçsız, bodoslama, öylesine yaşamaya başladım. daha bir güzeldi. ama sonra hep “bir şeyler eksik” dediğimi fark ettim. insan böyle programlanmıştı. hep bir amaç uğruna devam etmek niteliğinde ve genelde saçma olarak nitelendirdiğimiz konuyu uzattıkça uzatan diziler aslında realiteyi anlatıyordu. netflix dizileri gibi 20-30 dakikada konudan konuya atlamayarak gerçekliği gösteriyorlardı. tamam kabul edelim, bunu bilerek değil de aptallıklarından yapıyorlar. durmuş saat bile günde 2 defa doğru gösterir.
daha sonraları; birkaç amaç taşıyordum ama amaçsız ve üstelemeden, olmasa da olur tarzındaydım. aslında bu halden memnunum/dum. şu andan sonra amacım elbette var, uğraşacağım, yapacağım da. ama olmadığında sitcom dizisi gibi 20 dakika sonra unutacağım.
dün şişhane tarafında dolmuş beklerken canım sıkıldı heyecan olsun diye önüme gelen ilk otobüse bindim. ulan o da gitmem gereken yere götürüyormuş. ne anladım ben bu işten?
2 “3 Yıl”üzerine düşünceler
İlk kısmın devamını ve daha ayrıntılı şeklini ayrıca istiyorum. Yarıda kesmişsin o kısmı merakla okuyordum !
inşallah ileri bir vakitte yazarım.