Marlboro Krallığı
acaba dünya’da hâla insan eli değmemiş bir yer var mıdır? şöyle kralından bir mekan. hiç düşündünüz mü?
eğer varsa böyle bir şey ben 5 buçuk maddem’e 2 ekleme yapacağım:
- oraya gitmek
- orada tamama ermek
o zaman 7 buçuk madde olur. aynı zamanda bu fasulya yedi buçuk lira. nasıl da eskidi ama değil mi? bir zamanlar insanların dilinden düşmezdi.
her neyse. var mı benimle gelen? hacı, yanına tütün kökü, inek, kahve çekirdeği, kalem ve kağıt alıcan. kalem ve kağıt edebiyat kasmak için değil sıkılırsan kafayı yememek için. bi bostan yapıcan, tütün bostanı tamaam. ha asma tohumunu unutmayalım elbet işimize yarar.
ada mı olur, orman mı olur artık her neresi ise şöyle ortasına en uzun ağaçtan da uzun bir kule yapacan, kulenin üstüne “marlboro krallığı” yazacaksın. “kah çıkarım gökyüzüne seyrederim alemi” ni fiile dönüştürecen.
robinson cruse kitabını okuyan birkaç kişiye sormuştum ne düşündüklerini, millet robin için üzülüyordu(himym robin değil). evine dönemediği için, ailesinden uzak kaldığı için. ama ben robinson’un hep adada kalmasını istemiştim kitabı okurken. orada kalması her ne kadar tehlikeli ve sıkıcı gibi görünse de aslında kendine ait ne varsa ortaya çıkarıp hem de zevklerinin farkına varıyordu. hem evine dönmek nedir? hatta ev neye denir? bence ev insanın kendini ait hissettiği yerdir. o zaman toprağa bastığınız her gün için bana ev kirası ödemelisiniz. ya da boş verin, anarşik duruşum kapitalist düzene karşı çıktığından para istemiyorum sizden. istediğiniz gibi basın evime.
her neyse ben şimdiden aramaya koyulacağım. bulduğumda ise nasıl gideceğim yollarına başvuracağım. ondan sonra ise tabelamı yaptıracağım.
google earth’da gezindim biraz. allahın aç gözlü köpekleri ayak basmadık yer bırakmamışlar. ne yapim yani doğduğum yere dönüp çölde mi yaşayayım. yok babam yok.
neyse, az insan eli değmiş de olur. orada insan olmasın da.
bu arada sigaraya zam geliyormuş. sizin ben topunuzu….